YABANCI HAYRANLIĞININ NEDENİ NEDİR?

Devletimizi yönetenlerde bir yabancı hayranlığıdır aldı başını gidiyor. Başarı öyküleri ve iyi şeyler sadece Avrupa ve Amerika dan örneklendiriliyor.  

YABANCI HAYRANLIĞININ NEDENİ NEDİR?

Devletimizi yönetenlerde bir yabancı hayranlığıdır aldı başını gidiyor. Başarı öyküleri ve iyi şeyler sadece Avrupa ve Amerika dan örneklendiriliyor.  

Neden yerli malı artık rağbet görmüyor. Neden tabelalar yabancı isimlerle dolu. Neden daha kaliteli izlenimi vermek için ülkemiz de üretilse dahi yabancı dilde etiket takılıyor. Neden!

Reformları (din,devlet ilişkisi),Rönesansları(bilim ve sanatta ilerleme),Sanayi devrimini ıskalamıştık. Ekonomik yarışa geç başladık. En zengin işadamlarımızın dahi babası küçük esnaf idi. Ticari geçmişleri diğer ülkelerdeki rakiplerine göre neden çok daha yeni.

Bence her şey kapitülasyonlarla başladı. Hani şu Fransız tüccarlarına verilen özel haklardan bahsediyorum. Sanayi devriminin de etkisi ile ürettikleri makineler ile ürettikleri ürünleri gümrüksüz getirip bize satmışlardı hani. Yerli üreticilerimiz rekabet edemeyip gelişemediler yeterince. Çorabı el mahareti ile ören Ayşe teyze makine çoraplarına karşı koyamadı.

İşte örnekleri çoğaltmak mümkün siz zaten biliyorsunuz bunları.

Pekiii sadece ekonomik yönden mi oldu kayıplarımız. Hayır!

Yabancı hayranlığı baş gösterdi o günlerde ülkemizde. Birkaç Fransızca kelime bilmek ve kullanmak moda oldu önceleri.  Sonrasında ise Avrupa görmüş olmak modalaştı. Avrupa gören, yabancı dil bilen insanlara saygı duydu idareciler. Onlar devletin en iyi kademelerinde yer aldılar, bizi yönetmeye başladılar.

İşte asıl kırılma bundan sonra başladı. Çocuğunun elinden tutan yabancı okulların önünde kuyruğa girdi sıra beklemeye başladı…

Sizlere bir soru sormak istiyorum. Osmanlının son yıllarında ülkemizde kaç adet Amerikan koleji vardı dersiniz. 5-10-50-100 hayır sıkı durun..  Tamı tamına 500 ün üzerinde yabancı kolej vardı ülkemizde. Ben Elazığlıyım sadece Harput ta 2 adet kolej vardı. Kendi ülkelerinden binlerce kilometre uzaklıkta ne işleri vardı. Ne yapmak istiyorlardı.

Önceleri imtihanla fakat ücretsiz öğrenci kabul ediyorlardı. Daha sonraları talep fazlalığı var diye ücret de talep etmeye başladılar. Yani hem en zeki, hem de en zenginlerimizin çocuklarını kendi kültürlerine özendirerek, hayran ederek aldılar, yetiştirdiler. Sonra bu çocuklara ne oldu biliyor musunuz? En iyi yerlere gelerek ülkeyi yönettiler, ekonomiye basına ve birçok etkili mekanizmaya sahip oldular.

Size tekrar bir soru sormak istiyorum. Önemli bir mevki de, makam da görevlisiniz ve bir eski öğretmeninizin size işi düştü. Ne yaparsınız…..       Sorunun cevabı basit elinizden ne gelirse yardımcı olur ve onun oradan memnun ayrılması için seferber olursunuz değilmi?. İşte o okullardan mezun olanlar da öyle yaptılar ve yapıyorlar hala.!

  Bu konuşmam ile sakın beni kafatasçı,yada yabancı sermaye düşmanı bir ulusalcı sanmayın liberal bir arkadaşınızım serbest piyasa ekonomisine yürekten bağlıyım. Dünyada artık kontrollü liberalizm uygulanmaya çalışılıyor. Ben düzensizlikten çarpık yapılaşmanın artık her kesimde olduğuna dikkat çekmeye çalışıyorum. Alışveriş merkezleri sayısı da,Yabancı bankaların sayısı da artık bu çarpık yapılaşma örneklerindendir. Diyorum ben.     NEYSE..

İşte bu gün Avrupa birliğine girmeden gümrük birliğine girmeyi kabul eden bu zihniyet yine aynı kapitülasyon günlerine çevirdi geçen son on yılımızı. Üreten değil, tüketen olduk, köpek maması örneği gibi binlercesini sayabiliriz. Üretmekten korkar olduk, ürettiğimize yerli isim koyamaz olduk.

Ellerinizden öper 3 yaşında bir oğlum var adı İbrahim. Geçenlerde bir kırtasiye önüne park ettik hanım bir şeyler almak için İbrahim i bana emanet etti. Onu beklerken İbrahim bir şeyler anlatmaya çalışıyor. Bob mob bir şeyler söylüyor. Ben anlamıyorum. O kızıyor tekrarlıyor ben yine anlamadım. O sırada hanım geldi. Durumu anlattım. Oda vitrindeki çantaları göstererek “üstlerinde sünger bob un resimleri ni görmüş. O çantayı istiyor” dedi. Ne kadar üzüldüm anlatamam. Durumumuz böyle yani.

 

İşte arkadaşlar bu gün şöyle bir düşündüm Pendik ilçesi içerisinde veya sınırlarına yakın tam 9 adet alışveriş merkezi olduğunu hatırladım. Kartal da Carreforur, Yakacıkta, Real, Praktiker, Kurtköy de Viaport, Atlantis, Kaynarca e-5 üzeri Metro, Pandora, Neo Marin ve sahilde marina da bir tane daha. İşte ülkemiz her şehirde bir eksik bir fazla böyle örneklerle dolu.

 

 

Dün sadece mallarını getirip satanlar,bu gün mağazalarını, bankalarını alıp geliyorlar, dillerini kültürlerini sinemalar, çizgi filimler v.b şekilde getiriyorlar. Ve ülkemizdeki terzi mehmet amcalar, bakkal mamoş ağabeyler, kasap ali beyler , kırtasiyeci necipler ya teker teker batıyorlar yada batışı geciktirmek için yine yabancı bankalara evlerini iş yerlerini ipotek ederek borç para almak için kuyruğa girmiş durumdalar.

 

İŞTE SEVGİLİ DOSTLARIM  ARTIK NE YAPMAK GEREKLİ DİYE DÜŞÜNÜP,  HAREKETE GEÇMEK GEREKMİYOR MU.?  Bunlara teslim mi olalım?. Bir şeyler yapmamız gerekmiyor mu?. Bana dokunmayan yılan bin yaşamasın artık. Felsefe yapma, başımıza icat çıkarma,öyle her şeye maydanoz olma gibi kelimeler sadece bizde var ne acı şeyler bunlar.

    

                 HEMEN YARINDAN TEZ İ YOK EŞİNİZE DOSTUNUZA SÖYLEYİN. Ya bir derneğe, ya bir fikir kulubüne, ya da siyaset yaparak hizmet etmek isterlerse bir siyasi partiye üye olmaya koşsunlar..! İster muhalefet partisi, ister iktidar partisi, ister yeni kurulmuş bir parti fark etmez. Çünki Ülkeye hizmet etmek sadece iktidar olarak yapılmaz. Demokrasilerde muhalefet olmazsa olmazdır. Örneğin iktidarın çaldı çarptı suçlamalarına maruz kaldığı bu günler de. Eğer çalıyorsa ve yerime gelir diye korktuğu güçlü bir yeni parti var ise. İşte iktidar muhalefetten korkup 10 yerine 9 çalmasını sağlıyorsa muhalefet ülkeye hizmet etmiş olur. Veya halkı refaha ulaştıracak yeni kanunlar için daha hızlı çalışmalarına sebep olursak

 10 yerine 11 adet kanun  çıkarırlar ise muhalefet hizmet etmiş olur. deyiniz

                  İşte biz bu duygular ile Türkiye Partisini,. Sn Abdüllatif ŞENER İ ve arkadaşlarını seçtik, size de tavsiye ediyoruz. Diye söyleyiniz. Çünkü aldığı 500 veya 700 tl lik maaş için işverenine söz söyleyemeyen, yanlışına doğru diyen binlerce kişinin olduğu ülkemizde. Başbakan yardımcısı iken yanlışlara alet olmayıp,  kurulu düzene kafa tutabilen,  her şeyi elinin tersi ile silip atan. Zor olanı seçip yeni bir parti kurması,  bizim kararımızı etkilemiştir. Tereciye tere satma durumuna da düşmek istemem.

 

                   Sizlerden bir ricam olacak Şimdi evinize giderken mahalle bakkalından, tuhafiyecisinden veya kasabınızdan bir alışveriş yapın ellerini sıkın gözlerinin içine bakarken ARKANIZDAYIZ diyerek,. EVİNİZE HUZURLA GİDİN!

            

                   Ayrıca ülkemizi yöneten iktidar partisine de sesleniyorum. Köylüden,İşciden,Küçük esnaftan korkmuyorsunuz bu belli BARİ ALLAH TAN KORKUN.!

 

Hepinizi saygı ve sevgilerimle selamlıyorum. Daha mutlu yarınlarda görüşmek üzere hoşcakalın.

 

TAYFUN YILDIRIM.

Türkiye Partisi

Gn.Bşk.Danışmanı

(Pendik Eski Kurucu

İlçe Başkanı)

Güncelleme Tarihi: 11 Nisan 2011, 05:02
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner17