Cihad Ne Demek?

“De ki: Hak geldi, batıl yok oldu. Hiç şüphesiz batıl yok olucudur.” [İsra Suresi, 81]

  Hak için uğraşmayan, bütün işlerinde Allah rızasını gözetmeyen, davası uğruna yaşamayı ve ölmeyi bilmeyen kimse...

Cihad Ne Demek?
banner46

“De ki: Hak geldi, batıl yok oldu. Hiç şüphesiz batıl yok olucudur.” [İsra Suresi, 81]

  Hak için uğraşmayan, bütün işlerinde Allah rızasını gözetmeyen, davası uğruna yaşamayı ve ölmeyi bilmeyen kimse dava adamı olamaz. Davası olmayan bir Müslüman da düşünülemez. Tabii bu dava Hak bir dava olmalıdır. Hak batıl mücadelesi, insanın yaratılması ile başlamış, kıyamete kadar devam edecektir.

   Allah (c.c) tarafından sevilen birer mümin olmak için iyiden, doğrudan, faydalıdan ve adil olandan yana tavır koymalıyız. Eğer bu tavrı takınmaz veya geciktirirsek başımıza gelecek felaketlerden yakınma hakkımız olamaz. İyinin, doğrunun ve adaletin hakim olması için var gücümüzle çalışmanın adı ise Cihattır.

   Bir hadisi şerifte Peygamber efendimiz şöyle buyurmaktadır: “Öyle bir zaman gelecek ki, ümmetim itilip kakılacak dediğinde Ashab’tan biri ey Allah’ın resulü; o zaman Müslümanlar sayıca azmı olacaklar demiş. Resulullah ise; aksine sayıca çok olacaklar ama selin önündeki çerçöp gibi olacaklar, çünkü cihadı bırakacaklar demiş.”   

  “Görülüyor ki; Allah Rasûlü, ruhbanlığa, keşişliğe ve papazlığa karşı realiteyi, fıtrî ve tabiî olmayı öne çıkarıyor ve meselelere, tabiatı içinde bir mecra araştırıyor; ve bizi o istikamete kanalize ediyor.” [F. Gülen, Sonsuz Nur, c. 1, s. 385]

   Buradan anlaşılıyor ki meselelere kendi türleri üzerinden çözüm oluşturmak gerekiyor. Yönetimden şikayet ediliyorsa bunun için yönetime gelmek, siyasete müdahil olmak gerekiyor. Bütün insanların iyiliği için, adil bir dünya düzeni için, siyaset yapmak ise en büyük cihattır.

   Siyasetle işimiz olmaz. Cebrail gelse ve bir parti kursa vallahi onun safında, partisinde de yer almam diyen bazı cemaat önderlerini de gördük maalesef. Ama bu siyasete bulaşmama sözleri pek de samimi değil zaten. İşlerine geldiği ve kendi cemaatlerinin istikbaline fayda sağladığı takdirde İslam’a düşman siyasileri bile desteklemişlerdir ne yazık ki!.. Kendi cemaatleri rahat olsun, ibadet ve zikirlerine karışılmasında dünyadaki diğer Müslümanlar eziyet ve sıkıntılarla boğuşsun aman bize ne?.. diyebilen bazı cemaatler acaba bir gün sıranın kendilerine geleceğinden hiç endişe etmiyorlar mı? Ve yüce Allah’a nasıl hesap vereceklerini hiç mi düşünmezler?        

   Bakın Yahudi siyon protokollerinin 5. maddesinde ne yazılı: “Yahudiler bulundukları her yerde birbirine zıt düşünceleri ortaya atarak halkın siyasetten uzaklaşmalarını ve bu sahanın Yahudi ve Masonların tekelinde kalmasını sağlamalıdırlar.” 

   “Nefis terbiyesi ve tarikat hizmeti görüyorum” bahaneleriyle İslami cihadı terk eden, hakkı bırakıp batıla taraf olan, siyasi şuurdan uzak yaşayan Müslümanlardan oluşan cemaatler eliyle hayra ve zafere ulaşılabilir mi?

   Cihadı terk ettiğimiz veya cihadı terk edipte, devlet oluşturamadığımız, gücümüzü ve dünyadaki değerimizi kaybettiğimiz zaman Allah, bize altından kalkamayacağımız bir mezellet/rezillik musallat edeceğini, mağlûbiyetler, esâretler, tahakkümler altında kalıp ezileceğimizi de hatırlatmaktadır ki, bu durum, yeniden dine dönüp, İslam’ı hayata hâkim kılacağımız zamana kadar da devam edecektir. “Siz kendinizi ine alışverişine saldığınız; sadece ziraat ile iktifa ettiğiniz; sığırlarınızın ardına takılıp gittiğiniz ve cihadı terk ettiğiniz zaman, Allah sizin başınıza öyle bir mezellet indirir ki tekrar dininize dönmedikçe de bu mezelletten kurtulamazsınız.”  [Ahmed bin Hanbel, II/84]

   Yakın zamanlarda temaşa ettik ki; insanımız genellikle çoğunluktan taraf olmaya, kalabalıkların yanında bulunmaya meyillidir. Bu kadar insan bu tarafta ise vardır bir hikmeti, doğru olan budur gibi basit bir akıl yürütme yapar. Halbuki Allah (c.c), Kuran’da, bizleri çoğunluktan yana değil hak olandan yana olmamız konusunda ikaz etmektedir.

   Müslümanlara maddi, manevi hakaret ve haksızlık eden zalimlerin ve zalimleri destekleyenlerin dünyalık mal, makam, menfaat ve nefsi rahatları yüzünden Allah yolunda cihadı terk edenlerin asla hidayete ulaşamayacaklarını Kuran şöyle bildirmektedir: “Allah zalimler/fasıklar topluluğuna hidayet etmeyecektir.” [Tevbe, 24]

   Münafık yapıdaki olanların bile bile Allah’ın yolunu terk edip dalalet yoluna girdiklerini de yine Kuran haber veriyor: “İşte onlar öyle kimselerdir ki hidayeti verip karşılığında dalaleti satın aldılar. Heyhat bu alışverişlerinde de kar etmediler ve artık hidayet yolunu da bulamadılar.” [Bakara, 16]

   Bir dörtlükle yazımı sonlandırırken hepinizi Allah’a emanet ediyorum sevgili dostlar.

Kaygan yer görünce su gibi akma

Menfaat uğruna dostun bırakma

Eğer bu dünyada huzur ararsan

Olur olmaz herkesi dost olur sanma.    

Güncelleme Tarihi: 10 Aralık 2011, 10:44
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner17